Çanakkale

Benim dedem Çanakkale’de yatar
Kim bilir neresinde
Eşimin dedesiyle karışmışlar toprağa

Ne adları anılır
Ne mezarları bilinir

Onlar bizimle yaşar
Biz ölünce kayıtları silinir

Dedem son mektubuna
Bir de dörtlük eklemiş
Her gelen bir yazı yazmış
Kararmış duvarın yüzü
Dünya bir değirmen olmuş
Sonunda öğüttü bizi?

‘Anadolu toprağı’ deyice
Çorak bir tarla canlanır kimilerinin gözünde
Çanakkale’de
Sakarya’da
Güneydoğu’da
‘Can’ları kalanlar için toprak
Yirmi yaşında dul kalmış kadınlar
Bır yaşında yetim çocuklar
Dayanılmaz acılar
özlemler
yoksulluklardır

Kahramanlık sizin için ne anlama gelir bilemem
Kılıç mı
kalkan mı
tüfek mi
kan mı
Benim için geride kalanların sonsuz dayanma gücü
Çocuk yaşta annelerle tükenmiş dedelerin
Yetimlerine kol kanat gerişi
Onları bir nakış gibi sevgiyle işleyişidir

O yiğit erkeklerin ve yürekli kadınların
Ne heykelleri dikilir ne öyküleri bilinir
Onlar bizimle yaşar
Biz ölünce
Bu dünyadan kayıtları silinir

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Dedem

Masallar anlatırdı dedem
Uzun kış gecelerinde
Odamız buz keserdi üşürdük
Gaz lambasının titrek ışığında gölgemiz büyürken
Biz küçülürdük

Biz masalı ?masal? diye dinlerdik
Dedem anlattığı masallara inanırdı
Bülbülün güle sevdalanması
Aşkından tutuşup yanması gerçekti
O çile çeken bülbülü sesinden tanırdı

Kaf dağının ardında geçerdi masallar
Giden gören olmasa da
Kaf dağının ardı diye bir yer vardı
Cinler devler yedi başlı ejderhalar
O dağın ardında yaşardı

Elli yıl önce öldü dedem
Ben on bir yaşındaydım
O şimdi kaf dağının ardında dolaşıyor
Elinde gürz dilinde sevda türküsü
Devlerle savaşıyor

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Şair

Ne kış kurtulur dilinden ne bahar
Ne ölüm ne ayrılık ne acı
Aşktan reha maşuktan vefa umar
Bir tatlı söz derdinin tek ilacı

Balçığı ver bir buket gül yaratır
Acuzeyi genç kız yapar oynatır
Bir bakışla dağı taşı kaynatır
Bir dizeyle cennet eyler kıracı

Sevgiliyi rüzgârlara bindirir
Yıldızları ayağına indirir
Çulsuz iken altın libas giydirir
Al yanaktan bir busedir haracı

Savaş olur dağların efesidir
Dar günlerde mazlumların sesidir
Tekkelerde Bektaşi nefesidir
Mülk nesine bu dünyada kiracı

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Gel

Gözlerime gecenin perdesi inmeden gel
Kollarıma boşluğun kokusu sinmeden gel
Bir ah çekip kül olan kerem gibi yanarım
Yüreğimde tutuşan ateşin dinmeden gel

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yaşlı Adam ve Şehir

Her sabah gün doğmadan geçerdi sokaklardan
Elinde baston sırtında kambur
Gelen giden araçları sayardı
Ve kaldırım taşlarını
Arada bir çiçeklere gülümser
Sevgiyle büyütürdü şehrin ağaçlarını

Banklarda otururdu saatlerce
Güvercinleri simitle beslerdi
Delikanlılık günleri gelince aklına
Dalar giderdi bazen çatardı kaşlarını

Gün doğarken karşı tepenin ardından
Göğsüne düşmüş başını kaldırır
Yıllar önce yitip giden can yoldaşının saçları diye
Gözleriyle okşardı doğan güneşin saçlarını

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Bilmece

Lâtife sanmayın,bu bir bilmece;
Eğer çözerseniz aklınız yüce…
Yakın yakın,değil pek uzak sizden;
Lâkin kaçırmayın ha elinizden…
Adı okunuyor gözlerinizden!..

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Geri Dön

Senden artan beni ben benden aldım geri dön
Sensizlik denizine baştan daldım geri dön
Geri dön yeter olsun uzamasın usandım
Kimsesizler parkında yalnız kaldım geri dön

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yolcu

Ayrılık vakti geldi topla anılarını
Rüya izlerini sil duvarlardan
Tüm renkler dünde saklı onları da al
Yatakta sıcaklığın kalmasın
Zaman durup beklemez biliyorsun
Sevda şarkıları duyulmuyorsa
Bu tekne gider bu limandan

Bir rüyaydı yaşanmışcasına canlı
Güzeldi mutluydun ama bitti
Dün gece gözlerinde gördün ayrılığı
Anlatsa inanmazdın
Karşında oturan başka biriydi
Sen onun yüzünde ararken kendini
O sana veda etmeden sessizce gitti

Geldiğinde yalnızdın anıların da yoktu
Yoksul derviş gibiydin bir mânâ arıyordun
Ne geçmişin vardı ne geleceğin
Her yer siyah beyaz her şey soğuktu
Gece dev bir dalga gibi abanırken üstüne
Sığınacak liman bulamıyordun

İlk aşk bitti ama uzlet de bitti
Dön bak yaşadığın güzelliklere
Gün ışıdı deniz ufka sevdalı
Şişir yelkenleri bas küreklere
Suzidil biterken buselik başlar
Bak şu canlılığa bak şu renklere

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Yolcu

Ayrılık vakti geldi topla anılarını
Rüya izlerini sil duvarlardan
Tüm renkler dünde saklı onları da al
Yatakta sıcaklığın kalmasın
Zaman durup beklemez biliyorsun
Sevda şarkıları duyulmuyorsa
Bu tekne gider bu limandan

Bir rüyaydı yaşanmışcasına canlı
Güzeldi mutluydun ama bitti
Dün gece gözlerinde gördün ayrılığı
Anlatsa inanmazdın
Karşında oturan başka biriydi
Sen onun yüzünde ararken kendini
O sana veda etmeden sessizce gitti

Geldiğinde yalnızdın anıların da yoktu
Yoksul derviş gibiydin bir mânâ arıyordun
Ne geçmişin vardı ne geleceğin
Her yer siyah beyaz her şey soğuktu
Gece dev bir dalga gibi abanırken üstüne
Sığınacak liman bulamıyordun

İlk aşk bitti ama uzlet de bitti
Dön bak yaşadığın güzelliklere
Gün ışıdı deniz ufka sevdalı
Şişir yelkenleri bas küreklere
Suzidil biterken buselik başlar
Bak şu canlılığa bak şu renklere

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Sırasız Ölüm

Sırasız ölüm gece gelir
Bir dağ başında
Bir namlunun ucunda
Geceyi beklerken pusu
Rüzgârlara karışır yayılır dört bir yana
Ölüm kokusu

Bu ölüm cehalet kokar
Bu ölüm hıyanet kokar
Kabil’in Habil’i öldürmesi neyse öyle
Dalâlet kokar
Dalâlet kokar

Yatak uyumak içindir
Yatak sevişmek için
Yatak Trabzon’u Şırnak’a
Melikgazi’yi Çukurca’ya bağlamak için
Yatak ağlamak içindir
Ağlamak için

Bingöl Yayladere’de
Bir dağ başında
Uğursuz bir gecede
Öter İsrafil’in borusu
Rüzgârla sürüklenir Muğla’da duyulur o anda
Ölümün kokusu

Sırasız ölüm gece gelir
Yatakta sessizce ağlayan kadını bulur
Bingöl’de atılan mermiyle
Muğla’da bir kadın vurulur

Şiirler kategorisine gönderildi | Yorum yapın